İsrail'in Dışişleri Bakanı Eli Cohen, geçtiğimiz günlerde Mescid-i Aksa'ya yönelik gerçekleştirdiği ziyaretle hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti. Bu ziyaret, özellikle Filistinlilerin haklarını savunan gruplar ve birçok ülkenin tepkisini topladı. Mescid-i Aksa, yalnızca dini bir merkez olmanın ötesinde, Filistin-İsrail çatışmasının sembolü haline gelmiş bir mekan. Söz konusu ziyareti takip eden günlerde, bölgedeki gerginlik yeniden yükseldi. Cohen’in, Mescid-i Aksa’yı ziyaret etme kararı, mevcut durumu daha da karmaşık hale getirdi.
Cohen’in ziyareti, özellikle Filistinlilerin ve Müslüman toplulukların tepkisini çekti. Filistinli liderler, bu tür ziyaretlerin barış sürecine zarar verdiğini ve bölgedeki huzursuzluğu artırdığını ifade ediyor. Birçok ülkeden gelen kınama mesajlarında, Mescid-i Aksa'nın statüsünün hassasiyetine vurgu yapılıyor. Rabat’ta toplanan Arap Birliği, İsrail hükümetinin bu ziyaretini kınayan bir açıklama yaptı. Ayrıca, Türkiye, bu durumu 'provokasyon' olarak nitelendirerek uluslararası toplumu bu tür eylemlere karşı duyarlı olmaya çağırdı. Eğitimciler, sanatçılar ve sivil toplum liderleri de bu durumda aktif bir şekilde seslerini yükseltiyor. Cohen’in bu ziyareti ile ilgili olarak, sosyal medya platformlarında başlatılan kampanyalar ise, bölgedeki yaşananların dünya genelinde duyurulmasını amaçlıyor.
Mescid-i Aksa, zengin tarihi ve dini anlamı ile pek çok inanç mensubunun kutsal saydığı bir yer. Bu nedenle, bu gibi ziyaretlerin ve eylemlerin sonuçları, ulus ötesi boyutlara sahip olabilir. Filistin vatandaşları, Cohen'in ziyaretinin sadece bir siyasetçi tarafından yapılan bir eylem olmadığını, aynı zamanda daha geniş bir siyasi mesaj taşıdığını belirtiyor. Böylece, Mescid-i Aksa'nın etrafında şekillenen bu tür olaylar, daha büyük bir çatışmanın habercisi olabilir. Savaş sonrası durumu istikrara kavuşturmaya yönelik çabaların hız kesmeden devam ettiği bu günlerde, taraflar arası diyaloğun güçlendirilmesi gereği daha da önemli hale geliyor.
Mescid-i Aksa'ya düzenlenen ziyaretler, sadece yerel halkı değil, dünya genelindeki Müslümanları da derinden etkiliyor. Bu tür eylemler, hem toplumsal huzursuzluk yaratma potansiyeline sahip hem de uluslararası ilişkileri zor bir duruma sokuyor. Dolayısıyla, bu durumun uzun vadede ne tür sonuçları olabileceği konusunda belirsizlikler hâkim. Cohen’in ziyareti ve sonrası gelişmeler, barışın sağlanabilmesi adına kaydedilmesine ve uluslararası kamuoyunun konuyla ilgili bilgisinin artırılmasına olan ihtiyacı bir kez daha ortaya koyuyor.