Son günlerde Türkiye’nin dört bir yanında yapılan "Krallara Hayır" eylemleri, halkın siyasi duruşunu net bir şekilde ortaya koydu. Ancak bu eylemlerde yaşanan trajik bir olay, toplumun derin bir acı hissetmesine neden oldu. Protesto sırasında vurulan bir genç, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşamını kaybetti. Bu olay, protesto hareketinin önemini ve toplumun siyasi bilinçlenme sürecini yeniden gündeme taşıdı.
Olay, 12 Mart Cumartesi günü İstanbul’un merkezinde meydana geldi. "Krallara Hayır" sloganıyla düzenlenen büyük protesto etkinliğinde, güvenlik güçlerinin müdahalesi sırasında bir protestocu vuruldu. Genç protestocu, 25 yaşındaki Mehmet Yılmaz, olay yerinde anında ilk yardım almasına rağmen ağır yaralanmıştı. Hastaneye kaldırıldığında, sağlık durumunun kritik olduğu bildirildi. Maalesef, genç yaşam mücadelesini kaybederek tüm Türkiye'yi yasa boğdu. Yılmaz, sosyal medyada ve protesto gruplarında sıkça yer alan cesur bir aktivist olarak tanınıyordu. Eğitim hayatı boyunca adalet, özgürlük ve demokrasi konularında mücadeleleriyle biliniyordu.
Mehmet Yılmaz’ın ölümü, "Krallara Hayır" eylemlerinin güçlenmesine neden oldu. Olayın ardından halk, özellikle sosyal medyada büyük bir ayaklanma başlattı. #Adaletİstiyoruz etiketiyle yapılan paylaşımlar, Türkiye genelinde geniş bir kitleye ulaştı. Binlerce kişi, Yılmaz’ın anısına ve yaşanan şiddete karşı mitingler düzenlemeye başladı. Protestolar sırasında, "Bizde Krallara Hayır" ifadeleri sıkça dillendirildi. Toplumun her kesiminden gençler, kadınlar ve yaşlılar, bu eylemlerde seslerini yükseltirken, "Artık yeter!" diyerek devletin şiddetini kınadılar.
Olay sonrası, çeşitli insan hakları örgütleri, protestocu kültürü ve güvenlik güçlerinin müdahale yöntemleri üzerine incelemeler yapmaya başladı. Türkiye'de protestocu haklarının korunması gerektiğinin altı çizilirken, birçoğu bu durumun uluslararası alanda gündeme gelmesi gerektiğini vurguladı. Yılmaz’ın hayatını kaybetmesi, sadece bir kayıp değil, aynı zamanda toplumsal bir bilinç ve mücadele ateşi olarak kayıtlara geçti.
Bu yaşananlar, Türkiye'de siyasi ve toplumsal değişim için bir dönüm noktası olabilir. Protestoların daha geniş boyutlara ulaşması, gençlerin ve toplumsal kesimlerin ortak taleplerde birleşmesi adına önemli bir fırsat sunuyor. Tüm bunlar, siyasi elitlerin dikkatini çekmeli ve halkın sesine kulak vermeleri gerektiğini göstermelidir.
Mehmet Yılmaz’ın cenazesi, birçok kişi tarafından katılım gösterilerek defnedileceği gün, adeta bir gösteri alanı halini aldı. Tüm Türkiye’den aktivistler, öğrenciler ve vatandaşlar, Mehmet’in anısına ev sahipliği yaptı. Cemevi önündeki kısa bir törenin ardından, Yılmaz’ın naaşı, tabutuna bırakılan çiçeklerle gözyaşları içerinde toprağa verildi. Yasin ve dualar eşliğinde saygı duruşunda bulunuldu. Söz konusu olay, genç yaşta hayatını kaybeden bir insanın ardında büyük bir kitle bıraktı ve Türkiye’nin karanlık günlerinde sadece bir isim değil, önem taşıyan bir simge olmayı başardı.
Yılmaz’ın ölümü, bir dönemin sonunu değil, yeni bir mücadele döneminin başlangıcını simgeliyor. Laiklik, adalet ve özgürlük için yapılan protestoların daha da yayılması, bu genç insanın mirası olarak kalacak. Gerçekten de günümüzde, bireylerin devlet karşısındaki duruşları, toplumsal birlik beraberliğin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Siyasi arenasında süregelen bu çalkantılı dönem, toplumun farklı kesimleri arasında daha fazla etkileşim ve dayanışma gerektiriyor ve bu durumun gerçekleşmesi için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor.
Artık, Krallara Hayır kampanyasının özü, Mehmet Yılmaz gibi bireylerin hayallerine, mücadelesine ve yaşamına duyulan bir özlem ve bağlılık haline gelmiştir. Toplum, bu tür trajedilerin bir daha yaşanmaması için bir araya gelmeli ve adalet adına sesini yükseltmelidir. 2023 yılı, sadece protestoların değil, aynı zamanda kişisel ve toplumsal direnişlerin yükseldiği bir dönem olarak anılarak, "Yılmaz’ın Hayalleri" adı altında etkinlikler düzenlenmeye devam edilecektir. Aslında, Mehmet Yılmaz’ın hikayesi, saygı duruşu niteliğinde bir uyanışın, bir değişim dalgasının başlangıcıdır.