Son yıllarda, sağlık alanında dikkat çeken bir gelişme kolorektal kanserin, yani kolon ve rektum kanserinin, 50 yaş altındaki bireylerde önemli ölçüde artmasıdır. Genel olarak toplumda, bu hastalığın yaşlı bireylerde daha yaygın olduğu düşünülse de son araştırmalar, genç bireylerde de ciddi bir riskin bulunduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, sağlık uzmanlarının da dikkatini çekmiş ve pandemi sonrası dönemde yıldızını parlatan bu sağlık sorunu üzerine birçok konuda araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Peki, kolon kanseri neden bu kadar yükselişte? Uzmanlar, bunun ardında yatan bazı beslenme alışkanlıklarını ve yaşam tarzı faktörlerini işaret ediyor.
Kolon kanseri, genellikle midede başlayan ve bağırsaklarda ilerleyen bir kanser türüdür. Uzmanlar, 50 yaş altındaki bireylerde kolon kanserinin artışını etkileyen birkaç faktör olduğunu belirtiyor. Öncelikle, yaşam tarzı değişikliklerinin, yetersiz fiziksel aktivitenin ve yanlış beslenmenin büyük etkenler arasında olduğu vurgulanıyor. Son yıllarda diyetimizdeki rafine şekerlerin, işlenmiş gıda tüketiminin ve düşük lifli besinlerin artışı, hızla değişen yaşam alışkanlıkları ile birleşince genç bireylerde bu tür hastalıklara yol açıyor.
Özellikle, fast food kültürünün yaygınlaşması, günlük beslenme alışkanlıklarımızda ciddi bir kayma sağladı. Genç bireyler arasında sıklıkla tüketilen hamburgerler, patates cipsleri ve şekerli gazlı içecekler, bağırsak sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Bunun yanı sıra, işlenmiş gıdaların yüksek yağ ve tuz içerikleri de, kolon kanserine zemin hazırlayan unsurlar arasında sayılmaktadır. Yetersiz sebze ve meyve tüketimi, vitamin ve mineral eksikliklerine neden olarak bağışıklık sistemini zayıflatmakta ve hastalıklara karşı direncimizi düşürmektedir.
Uzmanlar, bazı spesifik besinlerin kolon kanseriyle direkt ilişkili olduğunu belirtiyor. Özellikle kırmızı et ve işlenmiş etlerin (salam, sosis gibi) tüketiminin, kolon kanseri riskini artırdığına dair birçok bilimsel çalışma mevcut. Kırmızı ette bulunan bazı bileşenlerin kanser hücrelerinin büyümesini teşvik edebileceği düşünülüyor. Ayrıca, bu tür gıdaların aşırı tüketimi, inflame bağırsak hastalıklarına yol açarak kanser riskini dolaylı olarak artırmakta.
Şeker ve işlenmiş gıdalardaki aşırı miktarda bulunan katkı maddeleri ve kimyasallar da konunun bir başka boyutunu oluşturuyor. Bu maddelerin sindirim sisteminde yarattığı olumsuz etkiler, bağışıklığı zayıflatarak kanser gelişimine zemin hazırlayabilir. Özellikle, yüksek fruktoz mısır şurubu içeren gıdaların tüketimi, metabolik sorunları tetikleyerek obeziteye ve beraberinde gelen sağlık sorunlarına yol açıyor.
Sonuç olarak, 50 yaş altındaki bireylerde kolon kanseri vakalarının artması, artık göz ardı edilemeyecek bir sorun haline gelmiştir. Uzmanlar, sağlıklı bir yaşam için düzenli fiziksel aktivite, dengeli ve zengin bir diyet ile birlikte şekerli ve işlenmiş gıdalardan mümkün olduğunca kaçınılması gerektiğini vurguluyorlar. Bu bağlamda, daha fazla sebze ve meyve tüketimi, lif oranı yüksek gıdaların günlük diyetlerde yer alması, kolon kanseri riskini düşürmede etkili olacağı düşünülüyor. Sağlığınızı korumak istemez misiniz? O halde beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirmenin tam zamanı!