Son günlerde, şehir merkezindeki bir apartman dairesinden gelen kötü kokular, komşuları endişelendirdi. İlk başta havalandırma sisteminden kaynaklanan bir sorun olduğu düşünülse de, kısa sürede olayın çok daha trajik bir duruma işaret ettiği anlaşılmaya başladı. Üç gündür bu rahatsız edici kokuların yayıldığı dairede yaşayan kişinin, beklenmedik bir şekilde yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. Olay, apartman sakinleri arasında büyük bir korku ve paniğe yol açarken, yetkililer de duruma müdahale etti.
İlk olarak, komşularından biri, kötü kokudan rahatsız olarak apartmanın yöneticisine başvurdu. Durum hemen acil durum ekiplerine bildirildi. Olay yerine gelen polis ve sağlık ekipleri, dairenin kapısını çaldıklarında yanıt alamadıkları için zorla içeri girmek zorunda kaldılar. Girdiklerinde ekipleri bekleyen manzara, herkesin yüreğini ağızına getirdi. Dairede yaşayan 45 yaşındaki Suna Erdem'in cansız bedeni, koltuk üzerinde bulunmuştu. Suna’nın ölüm nedeni ise henüz belirlenemedi ancak komşuları, birkaç gün boyunca kendisinden haber alamadıklarını söylediler.
Koku ve kötü hava, yalnızca Suna'nın dairesine özgü bir durum değildi; çevre apartman sakinleri de sistematik bir şekilde ondan etkilenmişti. İnsanlar, pencere açıp havalandırmaya çalışsalar da, rahatsız edici koku, dört bir yanlarını sardı. Diğer apartman sakinleri için bu durum, sadece bir rahatsızlık değil, aynı zamanda güvenlik endişesi oluşturuyordu. "Evimizde bir şeylerin yanlış gittiğini hissediyorduk, ama bunun ölümle sonuçlanacağını kimse düşünmemişti," diyor olayın tanıklarından biri.
Polis ekipleri, Suna'nın ölümünün nedenini araştırmak üzere olay yeri inceleme başlattı. Ayrıca, çevredeki komşuları dinleyerek, Suna hakkında bilgi toplamaya çalıştı. Geride bıraktığı evraklar ve sosyal medya hesapları incelendiğinde, kadının birkaç gün önce bazı arkadaşlarıyla tartıştığı bilgisi edinildi. Olay sonrası yapılan araştırmalar, Suna'nın yalnız yaşayan bir kadın olduğunu ve son günlerde ruhsal olarak zor zamanlar geçirdiğini gösterdi. Komşuları, onun sıklıkla yalnız kaldığını ve sosyal hayattan izole olduğunu belirtirken, bu durumun yaşadığı psikolojik sorunlarla etkili olup olmadığını anlamak için uzmanlar devreye girdi.
Kötü kokunun kaynağı belirlenene kadar daire, kapatıldı ve kapısına "Giriş yasaktır" yazıldı. Ancak, bu durumun yalnızca bir cinayet soruşturması değil, aynı zamanda bir toplumsal meselenin parçası olduğu da ortaya çıktı. Sosyal hizmet uzmanları, yalnız yaşayan kadınlar üzerindeki baskılar ve bu baskıların sonuçları üzerine tartışmalara öncülük etti. Suna’nın hikayesinin benzer durumlarla karşılaşan insanlara bir farkındalık yaratması umut ediliyor.
Ölüm sonrası yapılan otopsi işlemleriyle birlikte Suna’nın ölüm nedeni, önceki günlerde meydana gelen zehirlenme ya da alkol zehirlenmesi sonucunda gerçekleşmiş olabileceği düşünülüyor. Ancak kesin sonuçların hemen açıklanması beklenmiyor. Olayın detaylarının aydınlatılması, hem aile hem de toplum için büyük bir önem taşıyor. Suna'nın cenazesi ise, ailesinin onayıyla en kısa süre içinde toprağa verilecek.
Olay, yalnızca bir ölüm vakası olarak değil, aynı zamanda birçok insanın ruhsal sağlığına dikkat çekti. Komşuları, Suna’nın son dönemlerde çok huysuzlaştığını ve yalnız kaldıkça kendisini daha da kötü hissettiğini dile getiriyor. Sosyal hizmet uzmanları, bu tarz yalnızlık sorununun, özellikle büyük şehirlerde giderek daha yaygın hale geldiğini belirtiyor. 'Yalnızlık, günümüzün en önemli sosyal sorunlarından biridir,' diye vurguluyor uzmanlar. Kimi zaman insanlar, dışarıdan güçlü görünseler de, içsel olarak ciddi sıkıntılar yaşayabiliyorlar.
Son olarak, bu trajik olayın ardından, bir daha benzer olayların yaşanmaması adına geç kalmadan farkındalık kampanyaları düzenlenmesi gerektiği ifade ediliyor. Apartman sakinlerinin önümüzdeki günlerde bir araya gelerek bir destek grubu oluşturması ve sosyal etkinlikler düzenleyerek birbirleriyle iletişim kurmaları öneriliyor. Unutulmamalıdır ki; iletişim ve dayanışma, bu tür sorunların üstesinden gelmenin en etkili yollarından biridir.