Çin, son yıllarda dünya ekonomisinde önemli bir aktör haline geldi. Donald Trump'ın başkanlığında ortaya çıkan ticaret savaşı ve uygulanan gümrük vergileri, pek çok analistin Çin ekonomisinde büyük bir daralma öngörmesine neden olmuştu. Ancak, bu varsayımlar geride kaldı. Çin ekonomisi, Trump yönetimine rağmen büyüme sürecini sürdürüyor. Peki, bu büyümenin arkasında yatan sebepler neler? Ekonomi uzmanları, çeşitli faktörler üzerinden bu durumu açıklamaya çalışıyor.
Çin, Amerika Birleşik Devletleri ile yaşadığı ticaret savaşında birçok zorlukla karşılaştı. Yüksek gümrük vergileri ve kısıtlamalar, Çin'in ihracatını olumsuz etkileyebilirken, bu süreçte Çin hükümetinin uyguladığı stratejiler dikkat çekici bir hale geldi. Çin, iç talebi artırmayı hedefleyerek, iç pazarını güçlendirmek için çeşitli teşvik paketleri uyguladı. Bu ekonomik politikalar, yalnızca ihracatı değil, aynı zamanda iç pazardaki tüketim düzeyini de destekledi. Dolayısıyla, Trump'ın uyguladığı stratejilerin, Çin ekonomisi üzerindeki etkisi sınırlı kaldı.
Ayrıca Çin, Avrupa ve diğer ülkelerle olan ticaret ilişkilerini artırarak, Amerika Birleşik Devletleri'ne bağımlılığını azaltmaya çalıştı. AB ile yapılan ticaret anlaşmaları ve Güneydoğu Asya ülkeleri ile artan ekonomik ilişkiler, Çin'in alternatif pazarlar bulmasına olanak tanıdı. Özellikle, Belt and Road Initiative (Bir Kuşak Bir Yol) projesi, Asya, Avrupa ve Afrika boyunca ticaret bağlantılarını güçlendirme hedefiyle, Çin'in küresel ticaretteki rolünü artırdı.
Çin'in büyümesinde bir diğer önemli faktör, teknolojik gelişimdir. Ülke, teknolojiye büyük yatırımlar yaparak, yenilikçi ürünlerin üretiminde öncü olmayı hedefliyor. Elektrikli araçlar, yapay zeka ve yazılım geliştirme alanlarında, Çinli şirketler dünya genelinde önemli oyuncular haline geldi. Bu durum, hem yerel istihdamı artırırken hem de ihracat gelirlerini yükseltiyor. Örneğin, Xiaomi, Huawei ve Tencent gibi dev teknoloji firmaları, dünya piyasasında rekabet gücünü artırarak Çin ekonomisine büyük katkılar sağlıyor.
Son yıllarda yapılan araştırmalar, Çin'in Ar-Ge'ye yaptığı yatırımların, ülkenin ekonomik büyümesi üzerinde niteliksel bir etki yarattığını gösteriyor. Hem devlet destekli projeler hem de özel sektör girişimleri, yenilikçi ürünlerin ortaya çıkmasını sağlarken, bu durum Çin'in küresel pazardaki rekabet yeteneğini de artırıyor. Böylelikle, Trump'ın uyguladığı ticaret savaşları bile, Çin ekonomisinin teknolojik büyüme hızı üzerinde etki edemedi.
Sonuç olarak, Çin ekonomisi Trump döneminde karşılaştığı zorluklara rağmen etkileyici bir büyüme sergilemeyi başardı. İç talep, ticaret stratejileri ve teknolojik gelişmeler, ekonominin dinamiklerini değiştiren önemli unsurlar arasında yer alıyor. Her ne kadar uluslararası ticarette bazı engeller ortaya çıkmış olsa da, Çin, farklı stratejik yaklaşımlar geliştirerek bu sorunları aşmayı başardı. Ekonomik büyümenin devam edip etmeyeceği, global piyasalardaki gelişmelere ve politik iklimin değişimine bağlı olarak şekillenecek. Ancak şu bir gerçek ki, Çin’in bu büyüme ivmesini koruyarak sürdürebileceği yönünde güçlü sinyaller veriyor.